Vajinal Doğum nedir? Vajinal Doğum Nasıl Yapılır?
Doğum ya vajinal yolla ya da sezaryen yolu ile olmaktadır.
Yaygın kullanılan adıyla normal doğum rahim kasılmaları ile beraber rahim ağzının açılması ve bebeğin vajinal yoldan doğmasıdır.
Rahim isteğimiz dışında kasılıp gevşeyen kaslardan oluşan bir organdır.
Kasılmayı başlatmak yada durdurmak kişinin kontrolünde değildir. Kasılma sırasında karında sertleşme ve kasıklarda, karında ağrı olur.
Rahimin kasılması demek annenin sancı duyması demektir. Bu kasılmanın şiddeti giderek
artar, bir tepe noktaya ulaşır ve sonra gevşeme olur. Bu kasılma ve gevşemenin ardından ikinci bir kasılmanın geliş süresi giderek sıklaşır.
Gebeliğin son haftalarında vücudun doğuma hazırlığı anlamına gelen yalancı ağrılar yaşanır.
Yalancı doğum kasılması ile gerçek doğum kasılması farkları şunlardır;
Yalancı doğum kasılmaları; Gün içinde birkaç kez gelir, düzensizdir.
Çok kısadır ,hafiftir, sıklığı ve şiddeti artmaz.İstirahat ya da biraz egzersizle geçer.
Bu durum günlerce hatta haftalarca devam edebilir.Hastaneye gitmeyi gerektirmez.
Çünkü bu kasılmaların rahim ağzını doğuma yetecek kadar açması ve bebeğe itici güç uygulayabilmesi için güçlü ve düzenli olması gerekir.
Gerçek doğum kasılmaları ;
Düzenli aralıklarla gelir. Önceleri seyrektir, giderek sıklaşır ve şiddeti artar.
Kasılma sıklığının 10 dakikada 1’in altına inmesi, başka bir deyişle 30 dakikada en az 3 kasılma olması düzenli olduğunu gösterir ve hastaneye gitmeyi gerektirir.
Yatmakla, dinlenmekle, yürümekle, egzersizle geçmez.
Kasılma süresi daha uzundur, yaklaşık 30-60 saniye sürer.
Rahim ağzında açılmayı sağlar, bebek için itici güç oluşturur.
Doğumun başlaması bazen kasılma olmadan ya da sıklaşamadan su gelişi ile olabilir.
Amniyon sıvısı berrak, açık sarı- beyaz renkte, içinde minik partiküller olan, kokusuz bir sıvıdır. İdrar kaçırma ile karışabilir ama idrar kokmaması ve kontrolsüz gelmeye devam etmesiyle idrar olmadığı anlaşılabilir. Su geldiğinde sancıların sıklaşmasını beklemeden hemen hastaneye başvurmak gerekir.
Nişan gelmesi olarak bilinen durum rahim ağzını gebelik boyunca kapatan mukuslu bir tıkacın açılmasıdır. Çamaşırın hafifçe kirlenmesi yada tuvalette açık pembe kanlı sümüksü bir akıntı görülmesi şeklinde tarif edilir. Rahim ağzının doğuma hazırlandığını gösterir ve genellikle doğum başlayacağını işaret etse de bu birkaç gün içerisinde olmayabilir.
Tek başına nişan gelmesi yeterli kasılma yoksa doğumun başladığını göstermediği için kasılmalar sıklaşana kadar hastaneye başvurmayı gerektiren bir durum değildir.
Taze kırmızı , sümüksü olmayan, adet kanaması gibi bir kanama varsa rahim ağzının açıldığını yada plasenta ayrılması gibi anormal bir durumu işaret ediyor olabilir. Bu nedenle hemen hastaneye başvurmak gerekir.
Kendiliğinden doğum sancısının başlamadığı durumlarda doğumu başlatmak istediğimizde suni sancıya başvururuz. Çok korkulmasına rağmen kasılmalar başladıktan sonrası normal doğumdan farklı değildir
Doğum kasılmaları başlayıp düzenli hal aldıktan sonra rahimin her kasılması bebek için itici etki gösterir ve rahim ağzının açılmasını sağlar. Doğum geri dönüşü olmayan gittikçe ilerleme gösteren bir süreçtir.
Bu ilerleme belli aralıklarla vajinal muayene yapılarak rahim ağzı açılması, bebeğin başının inişi ve başın duruşu kontrol edilerek anlaşılır. (Kasılma düzeyine göre saat başı yada iki saatte bir, sonlara doğru daha sık aralıklarla vajinal muayene gerekebilir).
Rahim ağzı açıklığı 4-5 cm olup kasılmalar kuvvetli ve düzenli bir hal aldığında eğer istenirse epidural anestezi yapılabilir . Epidural anestezinin amacı ağrı duyusunun durdurulmasıdır. Anestezi uzmanı tarafından uygulanır. Ağrı kesici verilmesinin ardından dakikalar içinde vücudun alt yarısında ağrı duyusu azalır. Doğum bittikten sonra katater bulunduğu yerden çıkarılır ve anestezinin etkisi biter. Doğum sürecinin bir kısmında ağrı çekmediği için anne adayı hırpalanmamış olur ve çok uzun sürebilecek saatleri daha rahat geçirebilir. Böylece bebeğine de daha fazla enerjisi kalır.
Anne adayı ağrısı azaldığı için yapması gerekenlere daha uyumlu davranır, doğuma aktif katılır ve doğumunu izleme şansı olur. Ağrıya dayanamayarak sezaryen olmak isteyenler bu yöntemle vajinal doğumu tolere edebilirler.Kısaca epidural anestezi candır diyebiliriz.
Genellikle kasılmalar sıklaşıp açılma arttıkça su kesesi kendiliğinden açılır ve su gelişi de başlar. Su kesesi kendiliğinden açılmazsa doğumu hızlandırmak için muayene sırasında doktor tarafından açılabilir. Bu annenin hissedeceği ağrılı bir işlem değildir.
Kasılmalar sırasında anne rahatlamak için duş alabilir, yürüyebilir yada rahat edeceği pozisyonlar alabilir. Örneğin el ve dizler üstünde köpek pozisyonunda durabilir, çömelebilir, diz üstü yatağa yaslanabilir, yan yatabilir, secde pozisyonu alabilir, plates topu üzerinde oturarak esneyebilir, ritmik olarak sallanabilir… gibi.
Rahim ağzı açıklığı 10 cm olduğunda açılma tamamlanmıştır yani bebeğin başının geçebileceği kadar açılma olmuştur.
Bundan sonra bebeğin baş seviyesi istediğimiz düzeye inene kadar anneden ıkınmasını isteriz.
Ikınmada anneden kasılma ile eş zamanlı olarak derin bir nefes alıp , nefesin içeride tutması ve bütün gücüyle bebeği itmesi istenir, sancılar arasında derin nefes alıp vererek dinlenmesi,
rahatlaması istenir.
Bu evre daha önce doğum yapmış olanlarda çok kısadır.İlk doğum yapanlarda 1 saate kadar
uzayabilir. Epidural anestezi yapılmışsa ıkınma evresini yavaşlattığı için bu sürenin 2 saate kadar uzaması normal kabul edilir.
Bebek yeterince indiğinde doğum salonuna geçilir.
Doğum salonunda bebeğin doğum kanalından çıkışına kadar ıkınmaların devamı istenir, bu sırada kontrolsüz yırtıkları önlemek için bebek başı çıktıktan sonra ıkınmaya son verilip doktor tarafından bebeğin gövdesi doğurtulur.
Bebeğin çıkışı sırasında doktor gerek duyarsa vajen girişine epizyotomi dediğimiz bir kesi yapar.
Epizyotomi açılmasıyla bölgede kontrollü bir kesi yaratılarak esneme sağlanmış kontrolsüz
yırtılmaların önüne geçilmiş olur. Çünkü bu kontrolsüz yırtıklar idrar borusu yada makata doğru uzama gösterirse ilerde idrar yada dışkı kontrolünü sağlayamama gibi olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Her doğumda rutin uygulama değildir, gerekli olduğu durumlarda tercih edilir.İlk doğumunu yapan kadınlarda vajina daha az elastik ve yırtılmaya müsait olduğu için epizyotomi uygulaması sıklıkla tercih edilmektedir.
Bebek doğduktan sonra kordonu kesilir ve acil müdahale gerektiren bir durum yoksa hemen anne kucağına verilebilir.
Bebek doğduktan sonra bebeğin eşi olarak bilinen plasentasının rahimde yapıştığı yerden ayrılarak doğması beklenir.
Doğumdan sonra genellikle 5-10 dakika, en fazla 30 dakika içerisinde plasenta ve zarlar da hiçbir müdahalede bulunulmadan rahimden dışarı atılır.
Bu sırada annenin yapacağı tek şey rahatlamaktır. Plasenta çıkışında ağrı duyulmaz, kendiliğinden doğar.
Nadiren plasenta beklemeye rağmen ayrılmaz yada ayrılsa da tam olarak çıkmaz içerde parçası kalırsa doktorun elle yada kürtaj aletleriyle müdahalesi gerekebilir
Annenin rahiminin setleşmesi ve kanama olmaması için rahim üzerine masaj yapıldıktan sonra doğum yolunda yırtılma olup olmadığı kontrol edilir. Varsa hasarlı bölge ve epizyotomi dikilmesinin ardından devam eden bir kanama olmadığı kontrol edilerek annenin müdahalesi tamamlanır.
Bu işlemler sırasında genellikle dikiş atılan yerlere lokal anestezi yada yapılmışsa epidural anestezi yeterli olur.
NST yapılmalı mı? NST non stres test demektir.Anne karnına, biri bebek kalp atışlarını, diğeri rahim kasılmalarını algılayan iki tane prob bağlanır. Kalp atış hızı ve kasılma sıklığı en az 15-20 dakika boyunca bir kağıda kayıt edilir.Doğum gerçekleşene kadar aralıklarla anneye bu problar bağlanarak bebek kalp sesleri dinlenir . NST nin iyi olması bebeğin doğum sürecinde iyi olduğu anlamına gelir.
Bebeğin kalp atış Hızı 120-160/dakika arası olmalıdır. Kalp atışlarında tekrarlayan yavaşlamalar, bebeğin streste olduğunu ve vajinal doğuma devam edilemeyeceği anlamını taşır. Bazen bebeğin çıkışına yakın ağrı ile eş zamanlı kalp hızı yavaşlamaları ya da anlık kısa süren yavaşlamalar normal kabul edilebilir.